Tarihten Kısa Hikayeler

Tarih öğretmeni. Gücü yettikçe tarih yolcularına rehberlik edecek, öğrenmeye devam edecek bir tarih talebesi.

Devasız Dert
İbn-i Sina’ya bir gün şöyle bir soru sorulmuş:

-Her derdin bir devası vardır derler. Dünyada devası olmayan dert yok mudur?

Büyük alim şöyle cevap vermiş:

-Derdin devasızı, iyinin kötüye muhtaç olmasıdır!

Devletin Hazinesi Yetmezdi

Halife Harun Reşit ,İmam Ebu Yusuf’u zamanın temyiz mahkemesi reisliğine getirmişti. Adamın biri ona bir soru sordu ve bilmiyorum cevabını aldı. Adam;
-Nasıl bilmezsin, bir de devlet hazinesinden maaş alıyorsun, diye çıkıştı. Ebu Yusuf’ta şöyle cevap verdi;
-Kardeşim, bize bildiğimiz şeylere maaş veriliyor. Eğer bilmediklerimiz için bir ücret alsaydık devletin hazinesi yetmezdi.

Geleceğini biliyordum!
Savaşın en kanlı günlerinden biri. Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar.

Asker teğmene koştu ve: – Teğmenim. Fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilir miyim?.. Delirdin mi? der gibi baktı teğmen… – Gitmeye değer mi?. Arkadaşın delik deşik olmuş. Büyük olasılıkla ölmüştür bile.. Kendi hayatını da tehlikeye atma sakın.. Asker ısrar etti ve teğmen “Peki ” dedi.. “Git o zaman..” İnanılması güç bir mucize. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Teğmen, kanlar içindeki askeri muayene etti.. Sonra onu sipere taşıyan arkadaşına döndü: – Sana değmez, hayatını tehlikeye atmana değmez, demiştim. Bu zaten ölmüş.. – Değdi teğmenim, dedi asker.. – Nasıl değdi? dedi teğmen. Bu adam ölmüş görmüyor musun?.. – Gene de değdi komutanım. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı.. Onun son sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim için.. Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı: – Jim!.. Geleceğini biliyordum!.. demişti arkadaşı… Geleceğini biliyordum..

Bari su içsinler
Romalılar savaşa giderken kafes içinde kutsal saydıkları piliçleri de beraberinde götürürlerdi.Şayet piliçleri kafes içindeki yemleri yememiş iseler, bu hayra alamet sayılmazdı. Klodius zamanında Drepene savaşma giden Romalılar, piliçlerin yemlerini yemediklerini İmparatora bildirince, Klodius:
-“Mademki yem yemiyorlar, bari su içsinler” diyerek hayvanları denize attı.

Keşke İçinde Adam Otursaydı
Aristo yolda giderken oldukça yakışıklı bir adama rast gelir.Bir de konuşup ta söylediği sözlerin, verdiği cevapların cahilane ve ahmakane olduğunu görünce der ki:
-Güzel bir ev. Keşke içinde adam otursaydı!

YORUMLAR

Bir Cevap Yazın

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.