OSMANLI KLASİK DÖNEMİ DEVLET TEŞKİLATI
Klasik dönem Osmanlı Devlet Teşkilatı konusu ile ilgili notlara ulaşabilirsiniz.
OSMANLI KLÂSİK DÖNEMİ DEVLET TEŞKİLÂTI
1. OSMANLI DEVLET ANLAYIŞI
Türk devlet geleneği, Hunlar ile başlayıp Köktürk, Uygurlar ile devam etmiş ve Türk–İslam Devletleri’nden sonra Osmanlı ile sürmüştür. Osmanlı devlet teşkilâtı ve anlayışında ise Selçuklunun izlerini görmekteyiz. Osmanlı Devleti; Selçuklunun yanı sıra Moğol İlhanlıları da örnek almıştır.
BİLGİ NOTU: Osmanlı Devleti’nin Anadolu (Türkiye)Selçukluları ve İlhanlıları örnek almasında bir süre bu devletlere bağlı bir uç beyi olarak yaşaması etkili olmuştur.
Osmanlı devlet anlayışı ve yönetim sisteminin temelleri:
✓ Eski Türk gelenekleri
✓ İslâmi değerler
✓ Fethedilen toplumların devlet anlayışı etkili olmuştur.
Devletin yönetim anlayışın temelinde adalet, hoşgörü ve himaye vardır. Bu üç unsurdan en önemlisi ise adalettir. Adalet anlayışı, Osmanlıyı bir Cihan Devleti yapmış ve yine adalet sayesinde 623 yıl süren muhteşem bir devir yaşatmıştır.
Osmanlı Devleti, sonuçta bir imparatorluktu ve bu kadar kalabalık ve çeşitli milletleri bir arada tutabilmenin önemli unsurlarından biri adaletti. Bu özelliğinden dolayı tarihçiler, Osmanlı Devleti için “devletiebed müddet”, “nizamı alem” ve “kanunu kadim”gibi tabirler kullanmışlardır. Osmanlı Devleti’nde devletin devamlılığı da önemli bir esastır. Bu nedenle devlete Devletialiyye, Devletimuazzama gibi isimler verilmiştir. Ayrıca devletin sonsuza kadar yaşayacağına inanılmıştır. Osmanlı Devleti’nde devletin yönetim merkezi(pâyitahtı başkent)İstanbul’du. Kuruluş Döneminde ise fetihlere paralel olarak Söğüt, Karacahisar, İznik, Bursa ve Edirne’de Osmanlı Devleti’ne merkezlik etmiştir.
Osmanlı Devlet Anlayışının Bazı Özellikleri:
✓ Osmanlı devlet yönetiminde sömürgeci bir anlayış görülmez.
✓ Osmanlı hakimiyet anlayışının amacı İslâmiyeti yaymaktır.
✓ Devlet yönetiminde ölçü adaletti.
✓ Halka dil – din – soy ve ırk ayrımı asla yapılamazdı.
✓ Alimlere ve bilim adamlarına büyük önem verilirdi.
✓ İlim, eğitim, sağlık gibi hizmetler vakıflar aracılığı ile yapılırdı.
2. KLASİK DÖNEM OSMANLI MERKEZ TEŞKİLATI
Osmanlı merkez teşkilâtı devletin yönetildiği ve çeşitli bölümlerin bulunduğu saray teşkilâtından oluşmaktaydı. Merkez teşkilâtında mutlak otorite padişahtı. Diğer Türk – İslam ve ilk Türk Devletleri’nde ki kut anlayışı benzer şekilde Osmanlı Devleti’nde de görülmüştür. Buna göre devleti yönetme yetkisi Osmanlı hanedanına aittir. Osmanlı Devleti bir İslam Devleti olduğundan yönetimde şer’i ve örfi hukuk etkiliydi. Osmanlı merkez teşkilâtı; padişah, saray ve divanı hümayundan oluşmaktadır.
a) Pâdişah
✓ Türk – İslam inanışına göre halk (tebaa) padişaha bırakılmış kutsal bir emanet olarak algılanmakta idi. Padişah Allah’ın emaneti olarak kabul edilen halka, adaletli davranmak ve onları korumak, kanunlara uygun olarak ülkeyi yönetmek, sınırları güvenlik altına almak, seferlere çıkarak yeni yerler fethetmek ve halkın huzur ve refahını artırmakla yükümlüydü.
✓ Osmanlı devlet yöneticileri I. Murat’a kadar “Bey” unvanını taşıdılar. Daha sonra “Gazi”sıfatını eklediler. I. Murat ile beraber “Sultan”,Fatih’ten sonra da “Pâdişah” unvanını kullandılar. Başlangıçta ülke hanedan üyelerinin ortak malı anlayışı hâkimken I. Murat’tan sonra ülke “padişah ve oğullarının ortak malı” anlayışı kabul edildi.
✓ Fatih Kanunnamesi ile hükümdarlar “devletin bekası için” taht mücadelelerini engellemek amacıyla kardeşlerini öldürmek yetkisine sahip oldular.
✓ Fatih Dönemi’ndeki veraset sistemine göre“ülke padişahın malıdır” anlayışı ortaya çıkmıştır.
✓ Devlet adamlarının padişaha bağlılık bildirmesine biat, padişahların tahta geçiş törenlerine kılıç alayı, tahta çıkan padişahın askere dağıttığı hediyelere ise cülus bahşişi adı verilmektedir.
EKBER VE ERŞED SİSTEMİ
I. Ahmet ile birlikte Osmanlı Devleti’nde ekber ve erşed sistemi uygulanmaya başlandı. Bu uygulamaya göre Osmanlı hanedanı içerisinde yaşça en büyük ve olgun olanın tahta geçmesi usulü benimsendi. Böylece şehzadelerin tecrübe kazanmak için sancağa gönderilme usulü de kaldırılmış oldu. Artık şehzadeler hayatlarını Topkapı Sarayı’nda geçirmeye başladılar.
✍ Sancağa çıkma usulünün kaldırılması ile şehzadeler, devlet yönetme deneyimi kazanamadıkları için ülkeyi ve halkı daha iyi tanıma ve bu deneyimi yönetime yansıtma avantajından yoksun kaldılar.Osmanlı hükümdarları yasama, yürütme, yargı yetkilerini kendilerinde toplamışlardı;fakat uygulamanın hızlı ve kolay olması için görev dağılımına gitmişler ancak son söz hakkını yine ellerinde tutmuşlardı.
❖ Yönetenler (askeri)
❖ Yönetilenler (reaya)olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
Devlet çok uluslu bir yapıya sahip olduğundan yönetimde zorluklar meydana gelebiliyordu; fakat hoşgörü ve eşitli kanlayışından taviz verilmeyince toplumu yönetmek daha da kolaylaşmıştır. Öyle ki Tanzimat’la birlikte Osmanlı Devlet anlayışında bazı değişiklikler olmuş ve halkın devlet için değil; devletin halk için kurulmuş olduğu fikri güç kazanmıştır. Gülhane Hattı hümayun ile padişah kendi yetkilerinin sınırlandırıldığını kabul etmiş ve I. Meşrutiyet’e kadar devam eden bu süreçte kanun üstünlüğü geçerli olmuştur. I. Meşrutiyet (1876) ile Osmanlı yönetim anlayışında değişiklik meydana getirmiştir. Anayasa ilan edilmiş ve meclis açılmıştı. Padişahın yetkilerinde herhangi bir kısıtlama gözükmese de halk ilk kez padişahın yanında yönetime ortak olmuştur. II. Meşrutiyet’in ilanı ile (23 Temmuz 1908) meclisin otoritesinin artmasına karşılık, az da olsa padişahın yetkileri kısıtlanmıştır.
✓ Osmanlı Devleti’nde padişah çocuklarına Tanzimat Dönemine kadar çelebi veya şehzade, daha sonraki dönemlerde ise efendi denmiştir. Şehzadeler küçük yaştan itibaren sancaklara yönetici olarak gönderilirler ve başlarında lala denilen hocalar bulunurdu. I. Ahmet ile birlikte şehzadelerin sancağa gönderilmesi sistemine son verilmiştir.
b) Saray
Osmanlı Devleti’nde eyaletlerin yönetimi, ordunun idaresi doğrudan doğruya padişaha bağlı idi. Dolayısıyla saray, padişahın devleti idare ettiği ve özel yaşantısını geçirdiği yerdi. Kuruluş devrinden itibaren başkent Bursa ve Edirne’de saraylar inşa edilmişti. 1453 yılında İstanbul alınınca Fatih Sultan Mehmet burada Eski Saray’ı yaptırmıştır; fakat bu saray da ihtiyaca cevap veremeyince Topkapı Sarayı yapılmıştır. Osmanlı Devleti 19. yüzyıl ortalarına kadar bu saraydan idare edilmiş ve 1860’lı yıllardan itibaren Dolmabahçe, Yıldız ve Beylerbeyi gibi saraylar yapılmıştır.
Osmanlının ilk dönemlerinde devletin yönetildiği Topkayı Sarayı:
❖ Birun❖ Enderun❖ Harem gibi bölümlerden oluşmaktadır.
Birun
★ Sarayın dış bölümü olup Babüssaade kapısı ile Enderun’a bağlanırdı.
★ Fatih devrinde buraya Arz Odası yapılmış olup padişah burada işlerini yapar, törenleri izler ve bayramlaşma törenlerine katılırdı.
★ Sarayın dış hizmetlerine bakılan bu bölümde birçok görevliyi de görmek mümkündür.
Bu görevlileri şu şekilde sıralayabiliriz:
Yeniçeri Ağası : Yeniçeri Ocağı’nın başındaki kişi olup doğrudan padişaha bağlı idi.
Altı Bölük Halkı : Kapıkulu süvarileri olup silahtar, sipahi,sağ ulufeciler, sol ulufeciler,sağ garipler ve sol gariplerden oluşuyorlardı.
Topçular – Cebeciler : Yardımcı muharip sınıfını oluşturuyorlardı.
Müteferrikalar : Çok şık giyinirler ve sarayın değişik bölgelerinde görevlendirilirlerdi.
Çaşnigirler : Yemek ve ziyafet işlerinden sorumlu idiler.
Çavuşlar – Kapıcılar : Haberleşme işlerine bakıyorlardı.
Seyisler : Binek hayvanlarının bakımından sorumlu idiler.
Çakırcılar : Av törenlerinden sorumlu idiler.
Darphane Eminliği : Para basım işleriyle uğraşıyorlardı.
Şehreminlik : İnşaat, bina işleriyle uğraşıyorlardı.
Enderun
★ Birun’dan Babüssaade kapısı ile ayrılırdı.
★ Enderun, aynı zamanda Devşirme adı altında alınan Hristiyan çocukların yetiştirildiği bir nevi saray okulu idi.
Devşirme : Ailelerinin isteği ile alınan Hristiyan çocuklar bir Türk ailesinin yanına veriliyordu. Burada İslâm dinini ve Türk geleneklerini öğrenen bu çocuklar daha sonra iç oğlanı adı altında Galata ve Edirne Sarayı gibi yerlerde eğitim görürlerdi. Bu eğitimden sonra elemeye tabi tutulan bu çocuklar kabiliyetlerine göre Topkapı’daki Büyük ve Küçük Oda’ya alınırlardı. Burada da devlet adamlığı ve askerlik eğitimi alırlardı. Bu odada başarılı olanlar daha sonra Enderun’daki padişahın şahsi hizmet odalarına alınırdı.
Enderun’da bulunan bazı hizmet odaları ve görevlileri şunlardır:
Has Oda : Padişahın günlük işlerine bakıldığı yer.
Has Odabaşı : Padişahın giyinip kuşanmasından sorumlu kişi.
Silâhtar : Padişahın silahlarından sorumlu olan kişi.
Çuhadar : Padişahın dış giyiminden sorumlu kişi.
Tülbentçi : Padişahın iç giyiminden sorumlu olan kişi.
Rikabdar : Padişahın ayakkabılarından sorumlu olan kişi. Dev
Hazine Odası: Buradaki görevliler padişahın özel hazinesine ve değerli eşyalarına bakarlardı.
Kiler Odası: Sofra hizmetlerinin yerine getirildiği oda.
Seferli Odası: Musikişinas ve berber gibi kişilerin bulunduğu oda.
★ Bu odalarda eğitimini tamamlayanlar “çıkma” adını alırlar ve Birun ile taşrada önemli görevlerde bulunurlardı.
Harem :
Hükümdarın eşi ve çocuklarıyla aile hayatını geçirdiği bölüm.
✓ Buradaki görevli kadınlar, aynen Enderun’da olduğu gibi ciddi bir eğitimden geçirilirdi.
✓ Haremde bulunan kadınların eğitiminden halife adı verilen kadın hocalar sorumluydu. Haremi bu yönü ile bir okula benzetebiliriz.
BİLGİ NOTU: Padişah hanımlarına kadın efendi, annesine ise Valide Sultan adı veriliyordu.
✓ Haremin sorumlusuna ise haremağası adı verilir.
c) DİVANIHÜMAYUN
★ Divan, Osmanlı merkez teşkilatının en önemli organı olup ilk kez Orhan Gazi devrinde kurulmuştur.
★ Divan’da ülke meseleleri görüşülür ve karara bağlanırdı. Farklı inançtan herkese açık olan Divan’da son sözü söyleme yetkisi padişaha aittir.
✍ Bu durum şunu gösteriyor ki divan bir karar organı olmaktan ziyade padişahın danışma organıdır.
★ Divan toplantıları Kubbealtı adı verilen yerde yapılırdı ve Fatih devrine kadar başkanı bizzat padişahtı. Fatih Sultan Mehmet divan üyelerinin görüşlerini daha rahat söyleyebilmesi için divan başkanlığını sadrazama bırakmış ve kendisi de perde arkasından görüşmeleri takip etmiştir.
✍ Bu uygulama sadrazamlık makamının önemini artırmıştır.
★ Divan teşkilatı işleyiş olarak bugünkü Bakanlar Kuruluna benzer; yalnız divanda önemli davalara da bakıldığından yani bir mahkeme gibi çalıştığından bu yönü ile bakanlar kurulundan ayrılır.
★ Padişahın divan başkanlığını sadrazama bırakmasıyla birlikte divan üyeleri aldıkları kararları arz odasında padişahın onayına sunardı. Divan üyelerini ve görevlerini şu şekilde sıralamak mümkündür:
Padişah
★ Kuruluş dönemi boyunca divanın tabi başkanı idi.★ Fatih’ten itibaren divan başkanlığını sadrazama bırakmış ve toplantıları perde arkasında izlemeye başlamıştır.
Sadrazam (Veziriazam)
★ Padişahın yardımcısı ve mutlak vekili olup padişahın mührünü taşırdı.
★ Padişahın katılmadığı zamanlarda“Serdarıekrem” unvanı ile orduya komutanlık etmiştir.
★ Fatih’ten itibaren divan başkanlığı görevini üstlenmiş ve önemi daha da artmıştır.
★ Sadrazam olabilmenin şartı Türkçe bilmek ve Müslüman olmaktı.
★ Kuruluş yıllarında daha çok Türk kökenli kişiler bu makama gelirken Fatih devrinden itibaren devşirme kökenli kişiler sadrazam olmaya başlamışlardır.
★ Sadrazam konaklarına “Paşa kapısı” veya“Babıali” adı verilir.
★ Bazen ikinci derecedeki devlet meseleleri bizzat sadrazamın konağında görüşülürdü. Bu görüşmenin yapıldığı divana ise ikindi divanı adı verilirdi.
Kubbealtı Vezirleri
★ Devlet yönetiminde sadrazama yardımcı olurlardı.
★ Vezir sayısı önceleri sadece bir iken Kanuni devrinde bu sayı yediye kadar çıkmıştır.
★ Bir kişinin vezir olabilmesi için beylerbeyi, sancakbeyi gibi görevlerde bulunması gerekiyordu.
Kazasker
★ Askeri sınıfa ait şer’i ve örfi davalara bakardı. Önceleri bir tane iken sonraları Anadolu veRumeli kazaskeri olmak üzere sayıları ikiye çıkmıştır.
★ İlk kazaskerlik makamı I. Murat devrinde kurulmuştur (1362)
★ Kazaskerlik için Türk soyundan olma şartı aranıyordu.
★ Kazaskerler kadı ve müderrislerin atama ve görevden alma işine de bakıyorlardı.
✍ Başkent Kadısını kazasker değil; önemine binaen padişah atardı.
✍ Rumeli kazaskeri kıdem bakımından Anadolu kazaskerinden önde geliyordu ve baş kazaskerdi.
Defterdar
★ Devletin her türlü mali işlerinden sorumlu olan kişidir.
★ Defterdar bütçeyi hazırlayıp padişaha sunardı.
★ Anadolu ve Rumeli defterdarı olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Rumeli kıdem bakımından üstündü.
Nişancı
★ Padişahın yazmış olduğu ferman ve beratlara tuğrasını çekerdi.
★ Fethedilen arazileri yazar, gelirlerine göre ayırır ve dağıtımını yapardı (Tapu, kadastro işleri).
★ Reisülküttap, nişancıya bağlı olarak çalışan katiplerdendi ve XVII. yüzyıldan itibaren dışişlerinden sorumlu olmuştur.
Kaptanıderya
★ Donanmanın başkomutanı idi.
★ 16. yüzyıldan itibaren önemi artmış ve vezir rütbesi almışlardı.
★ Vezir rütbesi aldıktan sonra İstanbul’da divan toplantılarına katılmıştır.
Şeyhülislam (Müftü)
★ Divanın daimi üyesi değildi. Görüşü alınmak üzere divan toplantılarına katılırdı.
★ Divanda alınan kararların İslam dinine uygun
olup olmadığına karar verirdi.
✍ Şeyhülislamın verdiği kararlara fetva denir. Şeyhülislamlık makamının etkili olması Osmanlı Devleti’nin teokratik bir yapıya sahip olduğunu gösterir.
★ İlk Osmanlı Şeyhülislamı II. Murat Dönemi’nde yaşayan ve Fatih Sultan Mehmet’in de hocası olan Molla Fenari’dir.
★ Şeyhülislamlar, Kanuni Devri’nde sadrazamla eşit duruma gelmiştir.
Yeniçeri Ağası
★ Divanın tabii üyesi olmayıp divanda alınan kararları Yeniçerilere bildirirdi.
★ Divanda Yeniçeriler ile ilgili bir karar alınacağızaman görüşüne başvurmak üzere toplantıya çağrılırdı.
Reisülküttap
★ 16. yüzyılda Divanın tabii üyesi olmuştur.Yazışmaları yapardı.
★ 17. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin yabancı devletlerle ilişkileri artınca Reisülküttap dışişleri görevine getirilmiştir.
Rumeli Beylerbeyi
★ Merkez Manastırdır. Anadolu Beylerbeyliğinden rütbece üstündür. Ülkenin yönetiminin kolaylaşması için I. Murat Dönemi’nde ihdas edilmiştir.
★ Anadolu Beylerbeyliğinin merkezi önceleri Ankara daha sonra Kütahya olmuştur.
✍ Divan Teşkilatı II. Mahmut Dönemi’nde kaldırılmıştır. Yerine Avrupa-i tarz bakanlıklar(nazırlıklar) kurulmuştur.
Divan Teşkilatında Yapılan Değişiklikler
★ XIX. yüzyılda Divanıhümayun kaldırılarak yerine Babıali kuruldu.
★ Sadrazamlık makamı yerini Başvekil’e bıraktı(1826).
★ Divan üyeleri yerine nezaretler (bakanlıklar)kurulmuştur.★ Veziriazamın yardımcısı olan Sadaret Kethüdası yerine Dahiliye Nezareti, Reisülküttablık yerine Hariciye Nezareti kuruldu.
★ Darphane hazinesi yerine Maliye Nezareti kuruldu. Ayrıca Evkaf (Vakıf) ve Ticaret Nezaretleri kurulmuştur.
★ II. Mahmut Dönemi’nde farklı meclis ve komisyonlar kurulmuştur.
★ Tanzimat Dönemi’nde ise okullar için Maarif Nezareti, imar faaliyetleri için Nafia Nezareti ve ordunun ihtiyaçlarının karşılanması için Seraskerlik (Savunma Bakanlığı) makamı oluşturulmuştur.
★ Tanzimat Dönemi’nde ise Meclisiali Tanzimat, Şurayıdevlet ve Divanı adliye gibi meclisler kurulmuştur.
BİLGİ NOTU:Osmanlı Devleti’nde toplum, yönetenlerin oluşturduğu askeri sınıftan ve yönetilenlerin oluşturduğu reayadan (halk) oluşuyordu. Osmanlı yöneticilerinin Seyfiye, Kalemiye ve İlmiye sınıfından olduğu görülmektedir.
3. KLASİK DÖNEM OSMANLI TAŞRA TEŞKİLATI
Osmanlı Devleti, taşra teşkilatı konusunda Anadolu Selçuklu Devleti’ni örnek almıştır. Güçlü bir merkezi otoriteyi benimseyen Osmanlı Devleti, taşra teşkilatı konusunda da çok güzel bir sistem kurmuştur. Dirlik sisteminin bozulmasına paralel olarak Osmanlı taşra teşkilatı da zamanla bozulmuştur.
Osmanlı taşra teşkilatını aşağıdaki tabloda gösterebiliriz. İdari Birim Yöneticisi Adelet İşleri Güvenlikİşleri Eyalet Beylerbeyi Kadı Subaşı Sancak Sancakbeyi Kadı Subaşı Kaza Kadı Kadı Subaşı Köy Köy Kethüdası Kadı Naibi Yiğitbaşı
Yukarıdaki yapılanmanın dışında taşrada görev yapan başka görevliler de vardır:
Muhtesib : Çarşı ve pazarların güvenliğinden sorumlu kişi.
Kapan Emini: Hububat, sebze ve meyvelerden alınacak vergiyi belirleyen kimse.
Beytülmal Emini : Kamu haklarını koruyan görevli.
Gümrük ve Bâc Eminleri : Şehir ve kasabalarda ticaret ve zanaat faaliyetlerinde bulunan kişilerden vergi toplayan görevlilerdir.
Taşra teşkilatını daha iyi anlama adına Tımar ve İltizam sistemine kısaca değinmekte fayda vardır.
Tımar Sistemi: Anadolu Selçuklularındaki İkta Sistemi’nin Osmanlıda uygulanmasıdır.Devlet memur ya da askerlerine maaş vermez;toprak verirdi. Bu kişiler de aldıkları toprak ile hem geçimini sağlar hem de devlete asker yetiştirirdi. Bu topraklara dirlik adı verilirdi ve kendi arasında has, zeamet ve tımarolarak üzere üçe ayrılmıştı.
Dirlik sistemiyle devlet:
★ Her an savaşa hazır bir orduya sahip olmuştur.(Tımarlı Sipahiler).
★ Toprakların boş kalmasını önlemiştir.
★ Devlet otoritesinin en ücra yerlere kadar gitmesini sağlamıştır.
★ Vergi toplama külfetinden kurtulmuştur.Tablo gelecek.
✍ Tımar sisteminin bozulması, köylünün toprağının ayan ve eşrafın eline geçmesi;mültezimin halka baskı uygulaması, beylerbeyi ve sancak beylerinin görev yerlerine gitmeyip yerlerine “mütesellim” adı verilen kişileri göndermeleri Osmanlı Devleti’nde taşra teşkilatının bozulmasına neden olmuştur.
İltizam:
16. yüzyıldan sonra ortaya çıkan bir nevi vergi toplama usulüdür. Bu sistemde devlet uzak bölgelerdeki toprak gelirlerini açık artırma ile ve parasını peşin olarak mültezime satıyordu. Bu sayede devlet nakit sıkıntısını da karşılamış oluyordu. Mültezim aynen dirlik sahibi gibi o bölgenin yöneticisi durumuna geliyordu. Mültezim peşin olarak ödediği parayı vergi yükümlüsü olan kişilerden tahsil etmekteydi. Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde eyalet sayısı sadece iki ile sınırlıydı; fakat sınırların genişlemesine paralel olarak eyalet sayısı da giderek artmıştır. Osmanlı Taşra teşkilatı eyalet, sancak, kaza ve köylere ayrılmıştır.
Merkeze Bağlı Eyaletler
• Dirlik (tımar) sisteminin uygulandığı eyaletlerdir.
• Devlet asker ve memurlarına maaş yerine toprak veriyor ve bu sayede tımarlı sipahi ordusu ortaya çıkmıştır.
• Gelirlerine göre has, zeamet ve tımar diye bölümlere ayrılmıştır.
• Budin, Bosna, Rumeli, Eğri, Dulkadir, Anadolu, Trabzon,Şam, Halep bu eyaletlerdendir.
Salyaneli (Yıllıklı) Eyaletler
• Dirlik sistemi uygulanmayan eyaletlerdir.
• Bu eyaletlerin geliri yıllık olarak toplanıp hazineye aktarılmıştır.
• Devlet bu şekilde nakit ihtiyacını karşılamıştır. Bu sisteme iltizam, bu iş ile uğraşan kişiye mültezim denir.
• Yönetici ve askerlerine salyane adı altında maaş verilir.
• Mısır, Habeş, Yemen, Tunus, Cezayir, Bağdat, Trablusgarp bu eyaletlerdendir.
Bağlı Beylik ve Hükümetler
• Bu tür eyaletler iç işlerinde serbest, dışişlerinde Osmanlıya bağlıdır.
• Erdel, Eflak, Boğdan, Kırım,Hicaz bu eyaletlerdendir.
✍ Osmanlı Devleti, kutsal topraklardan dolayı Hicaz’dan asker ve vergi almıyordu.
OSMANLI KLÂSİK DÖNEMİ DEVLET TEŞKİLÂTI isimli yazımız hakkında görüşlerinizi yorum kısmından yazabilirsiniz.