Asya (Büyük) Hun Devleti (MÖ. 3. yy – MS. 216)
Orta Asya’da bilinen ilk teşkilatlı Türk devletini kuran Hunların başkentleri “kutlu vatan” kabul ettikleri Ötüken olmuştur.
Teoman (Tuman) Dönemi:
Asya Hun Devleti’nin bilinen ilk hükümdarı Teoman’dır. Teoman döneminde (MÖ 220-209) Çinliler, Yüe-çiler ve Moğol asıllı Tunguzlarla savaşlar yapılmış, bu savaşların neticesinde Çin topraklarının bir kısmı ele geçirilmiştir. Teoman oğlu Mete’yi Yüeçilere esir olarak vermiş, bu esaretten kurtulmayı başaran Mete babasını tahtan indirerek Asya Hun Devletinin hakanı olmuştur.
Mete Dönemi:
Mete (MÖ 209-174), cesareti ve teşkilatçılığı sayesinde kısa bir sürede ülke güvenliğini sağlayarak devletin sınırlarını genişletmiştir. Mete, Orta Asya’da yaşayan bütün Türk boylarını, başta Moğollar olmak üzere diğer kavimleri hâkimiyeti altına almayı başarmıştır. Önce yakın komşuları olan Tunguzlar ve Yüe-çileri itaat altına almış, daha sonra Çin üzerine sefer düzenlemiştir.
Mete Han’ın Çin’e sefer düzenlemesinin nedenleri:
- Çin’i Asya Hun Devleti için büyük bir tehlike olarak görmesi
- Çin’in kuzeyindeki otlakları ele geçirme düşüncesi
- Çin’deki karışık ortamdan faydalanma isteği
Mete’nin izlediği devlet politikası yüzünden baskı atında kalan Çin, bundan kurtulmak için Hunlarla bir antlaşma yapmıştır (MÖ 200). Yapılan antlaşma gereğince:
- Çin’in kuzeyindeki bozkırlar Hunlara bırakılmış
- Çinliler Hunlara yıllık vergi vermeyi kabul etmiştir.
- Mete, Çin’i tamamen etkisiz hâle getirdiği hâlde Çin topraklarına yerleşmek istememiş, bunu devletin geleceği açısından tehlikeli görmüştür. Çünkü Türklerin bu kalabalık kavim arasında milli benliklerini kaybedeceğini düşünmüştür. Bu yüzden Çin’i vergiye bağlamıştır.
Mete döneminde Çin ile ticaret anlaşmaları yapılmıştır. Bu anlaşmaların yapılmasında İpek Yolu’nun etkisi büyüktür. İpek Yolu üzerinde hâkimiyet isteği Türk Devletleri ve Çin arasında siyasi ve askerî rekabete neden olmuştur.
Mete zamanında Asya Hun Devleti en geniş sınırlarına ulaşmıştır. Ülkenin sınırları doğuda Kore’ye, batıda Aral G ölüne, kuzeyde Baykal Gölüne, güneyde Tibet Yaylasına kadar uzanmıştır. Mete, MÖ 174’te öldüğünde sivil ve askerî teşkilatı ile dış siyasette güçlü bir devlet bırakmıştır. Bu devlet daha sonra kurulacak olan diğer Türk devletlerine örnek teşkil etmiştir. Mete’nin ölümünden sonra yerine Ki-ok geçmiştir (MÖ 174-160).
Ki-ok Dönemi:
Mete’den sonra tahta geçen Ki-ok, babasından devraldığı devlet mirasını devam ettirmek istemiştir. Mete’nin ölümünü fırsat bilerek ayaklanan Yüe-çileri ağır bir yenilgiye uğratmıştır. Ki-ok Döneminde Çinliler, İpek Yolu’na hâkim olmak ve ipeğe yeni pazarlar bulmak amacıyla yol güzergâhı boyunca ajanlar yerleştirdi. Çin’in bu politikası daha sonra sürekli hale geldi.
Çin Entrikaları ve İpek Yolu Hâkimiyet Mücadelesi
Ki-ok Çin ile ilişkilerini düzenlemek amacıyla Çinli bir prensesle evlendi. Daha sonraki dönemlerde de Çinli prenseslerle yapılan evlilikler devam etmiştir. Bu durum Hun Devleti için kötü sonuçlar doğurmuştur. Şöyle ki prenseslerin maiyetinde gelen casuslar Hun Devleti aleyhine ülke genelinde propaganda yapmışlar, Hunların diğer Türk boylarıyla aralarının açılmasına neden olmuşlardır. Türklerle yakınlık kuran Çinliler, Türkleri ipek ve çeşitli eşyalarla lüks bir yaşama özendirmişler, böylece devleti içten yıkmak içinde çalışmışlardır.
Ki-ok’un ölümünden sonra başa geçen hükümdarlar döneminde Asya Hun Devleti eski gücünü kaybetmiştir. Çin’den başlayarak Avrupa’ya kadar uzanan İpek Yolu geçtiği bütün ülkeler için ekonomik öneme sahipti. Mete zamanında Türklerin hakimiyetinde olan İpek Yolu Çinlilerin çeşitli oyunları sonucu Çin egemenliğine girmiştir. Bu yolun Çin hakimiyetine girmesi ekonomiyi olumsuz etkilemiştir.
Hunların Çin ile yaptıkları savaşları kaybetmesi sonucunda, Hun Devleti kuzey ve batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır (MÖ 58). Batıda bulunan Hunlar Çinlilerin hâkimiyetine girmişlerdir. Güney Hunları ise tekrar kuzey ve güney olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Bunlardan kuzeyde olanı Siyenpiler, güneyde olanı ise Çinliler tarafından yıkılmıştır.
Asya Hunlarının yıkılmasında:
- Taht kavgalarının yaşanması
- İpek yolu üzerindeki memleketlerin Çin egemenliğine girmesi ve bu durumun ekonomiyi olumsuz etkilemesi
- Çinli prenseslerle yapılan evlilikler sonucu ülkeye giren casusların Hun beylerini ve Türk boylarını birbirine düşürmesi etkili olmuştur.
Asya Hun Devleti’nin parçalanmasıyla birlikte Hunlar, Çin’in idaresinde kalmışlarsa da millî varlıklarını korumaya çalışmışlardır. Bunların bir kısmı kuzeye çekilerek bağımsız topluluklar hâlinde yaşamış, bir kısmı da batıya göç etmiştir. Batıya göç edenler Kavimler Göçü’ne sebep olmuştur. Asya Hun Devleti’nin yıkılması ve bazı Türk boylarının batıya göç etmesinden sonra Çin, Asya’nın en güçlü devleti konumuna gelmiştir. Asya Hunlarının bir kolu olan Tabgaçlar, Çin’deki karışıklıklardan yararlanarak Çin’in kuzeyinde devlet kurmuşlardır. Ayrıca Asya da Orhun ve Selenga ırmakları arasında Avar, İran’da Sasani, Maveraünnehir bölgesinde Akhun Devleti kurulmuştur.
İlk Türk Devletlerinde Ordu:
Türk toplumunda ordu-millet anlayışı görülmüştür. Askerlik ayrıcalıklı bir meslek sayılmamış eli silah tutan kadın-erkek herkes asker sayılmıştır.
Türklerde ilk düzenli ordu Mete Han zamanında oluşturmuştur. Mete Han kurmuş olduğu bu orduyu onluk sisteme göre tasarlamıştır. Bu sistem günümüzde birçok devlet tarafından uygulanmaktadır. Onlu sitem sayesinde oluşturulan hiyerarşiyle Türk ordusu disiplinli, düzenli olmuştur. Bu sisteme göre on bin kişiden oluşan birliklere tümen denmiştir. Tümenler binlere, binler yüzlere, yüzler onlara ayrılmıştır.
Orduyu hakan komuta etmiştir. Hakanın sefere çıkmadığı zamanlarda ise onun yerine yabgu veya tigin orduyu yönetmiştir. [Tigin: şehzade, hakanın çocukları, Yabgu: Hükümdarın kardeşi]
Türkler savaşlarda ok, yay, mızrak, süngü, kılıç, kalkan ve kargı kullanmışlardır. Çift kavisli yaylar ve Mete’nin icat ettiği ıslık çalan oklar o dönemin etkili silahlarındandır.
Sürekli bir orduya sahip Türk ordusunun temeli atlı askerlerden [süvari] oluşmaktadır. Bunun yanı sıra az da olsa yaya birlikler vardır. Yelme adı verilen birlikler savaş zamanında düşman ordusunun durumunu öğrenen keşif birlikleridir.
Türk ordusu merkez sağ ve sol olmak üzere üç sistemli bir yapıya sahipti. Merkez asıl orduydu. Sağ ve sol kollar merkezin haberi olmadan bir hareket yapmazdı. Başlarında şad adı verilen komutanlar yer almaktaydı.
Türk savaş sistemi hareket ve sürat üzerine kurulmuştu. Savaşta bunları sağlayan yegâne unsur at idi. Türkler savaşta kendilerine avantaj sağlayacak yerleri düşmandan önce gelip tutarlardı. En önemli savaş usulleri sahte ricat ve pusuydu. Bu taktiğe göre savaşın başında düşman üzerine saldıran öncü kuvvetler yeniliyor gibi yaparak geri çekilmeye başlar ve düşmanı pusu atılan yere çekmeye çalışırdı. Pusuya düşürülen düşman çember içine alınarak yok edilirdi. Bu taktiğe Turan taktiği, hilal taktiği, kurt kapanı ve çember taktiği gibi isimler verilmiştir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan yazıların/içeriklerin tüm hakları “tarihyolu.com” aittir. Kaynak gösterilse dahi yazının/içeriğin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya/içeriğe aktif link verilerek kullanılabilir.
son konular nerde
Öncelikli olarak yorum yaparken lütfen kendinizi tanıtınız.
Sitemiz yeni bir site olduğu için ve internetteki diğer içeriklerden kopyala/yağıştır yapmadığımız için içeriklerin hazırlanması zaman alıyor. Ve tarihyolu.com olarak amacımız öğretmen ve öğrencilerimize kaliteli hizmet vermek inşallah tüm konuları gelecek eğitim-öğretim yılına hazırlayacağız. İlginiz ve anlayışınız için teşekkür eder, tüm öğrencilerimize başarılar dileriz.
ya detaya inmemişsiniz.
Yardımcı olduğunuz için teşekkürler ?
Butun bilgiler dogru yardimci oldugunuz icin tesekur
sunum için kullandım ama sıkıntı olur mu
Kullanabilirsiniz
helal et ödevde kullandım